Yapay Zekânın Sessiz İstihdam Devrimi

By Akademiyet

Yapay Zekânın Sessiz İstihdam Devrimi

By: Akademiyet

Dr. Aytaç AYDIN

Günümüz dünyasında artık yalnızca biz düşünmüyoruz, bizimle birlikte düşünen sistemler var. İnsanlığın en büyük buluşu, belki de en büyük sınavı haline geldi: Yapay zekâ.

21. Yüzyılın en stratejik ve çığır açıcı teknolojisi olarak kabul edilen yapay zekâ, modern ve çok disiplinli bir yapıya sahip. İnsana özgü olduğu düşünülen pek çok görevi sınırlı ya da hiç insan müdahalesi olmadan yerine getirebilen yapay zekâ sistemleri, devasa ve karmaşık verilerle çalışabiliyor. Bu teknolojiler, kendilerine verilen hedef doğrultusunda büyük miktarda veriyi işleyip çevrelerini algılayabiliyor; düzenli veya düzensiz verileri akılcı biçimde analiz ederek fiziksel ya da dijital ortamda eyleme geçebiliyor. Kısacası yapay zekâ, insanlar tarafından tasarlanan yazılım ve donanım sistemlerinin bütünüdür (Hartmann ve diğerleri, 2020).

2013 yılı, dünya ekonomistlerini iki farklı kutba ayıran bir tartışmanın başlangıcı oldu. Oxford Üniversitesi’nden Carl Benedikt Frey ve Michael Osborne’un “The Future of Employment: How Susceptible Are Jobs to Computerisation?” (İstihdamın Geleceği: İşler Bilgisayarlaşmaya Ne Kadar Duyarlı?) başlıklı çalışması, teknoloji ve istihdam ilişkisine dair çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmada 702 meslek incelendi ve ABD’deki işlerin %47’sinin teknolojik ilerlemeler karşısında yüksek risk altında olduğu saptandı (Frey & Osborne, 2013, s.38). Bu bulgu, o dönem için yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi: “Teknoloji, özellikle de yapay zekâ, işlerimizi elimizden alacak mı?”

Bu soru, on yıldan uzun süredir gündemden düşmedi. Bir yanda yapay zekânın istihdamı olumsuz etkileyerek iş kaybına yol açacağını savunanlar, diğer yanda yeni iş alanları yaratarak istihdamı dönüştüreceğini söyleyenler var. Çeşitli ampirik çalışmalar farklı sonuçlar verse de, yapay zekâ artık hayatımızın kaçınılmaz bir parçası olmaya aday.

TÜİK Verileri Ne Söylüyor?

01.10.2025 tarihli TÜİK raporu, yapay zekânın yaşamımıza ne kadar girdiğini açık biçimde gösteriyor. “Girişimlerde Bilişim Teknolojileri Kullanımı Araştırması” ile “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” sonuçlarına göre, son üç ayda internet kullanan bireylerin %19,2’si üretken yapay zekâ araçlarını denemiş. Bu oranın %19,4’ünü erkekler, %18,8’ini ise kadınlar oluşturuyor. Yaş gruplarına bakıldığında ise bu kullanıcıların %39,4’ü 16–24 yaş aralığında, %30’u 25–34 yaş grubunda, %11,9’u ise 45–74 yaş arasında yer alıyor.

Yani her beş internet kullanıcısından biri artık yapay zekâ ile doğrudan temas halinde. Üstelik bu oran, genç nüfusun elinde hızla yükseliyor.

İşletmelerde Durum Nasıl?

Veriler, yapay zekânın iş dünyasındaki yaygınlığını da gözler önüne seriyor. “Büyüklük grubuna göre yapay zekâ teknolojisi kullanan girişim oranları” incelendiğinde, 10–49 çalışanı olan işletmelerde oran %6,6 iken, 50–249 çalışanı bulunan girişimlerde %24,1’e yükseliyor. Bu tablo, büyük ölçekli işletmelerin yapay zekâyı daha stratejik biçimde benimsediğini gösteriyor. Özellikle verimlilik, maliyet optimizasyonu ve veri temelli karar süreçleri bu farkın ana nedenleri arasında.

Ekonomik faaliyet grubuna göre veriler ise hangi sektörlerin dönüşümün merkezinde olduğunu ortaya koyuyor. “Bilgi ve iletişim teknolojileri” ile “Bilgisayarların ve iletişim araçlarının onarımı” sırasıyla %47,1 ve %15,2 oranlarıyla öne çıkıyor. Bunun yanında “Finans ve Sigorta Faaliyetleri” %21,1, “Gayrimenkul Faaliyetleri” ise %6,5 ile dikkat çekiyor.
Buna karşın, emek yoğun sektörlerde oranlar hâlâ düşük: “İnşaat” %3,9, “Ulaştırma ve Depolama” %5, “Konaklama ve Yiyecek Hizmetleri” %6,1 seviyesinde.

Bu tablo bize şunu söylüyor: Yapay zekâ, bilgi yoğun sektörlerde çoktan etkisini göstermeye başladı. Bankacılıkta müşteri hizmetlerinden sigorta risk analizine, hatta haber yazımına kadar birçok alanda algoritmalar insan emeğinin yanına yerleşmiş durumda. Bir kredi başvurusunu değerlendirirken karşınızda bir insan değil, saniyeler içinde karar veren bir sistem olabilir.

İşsizlik mi, Dönüşüm mü?

Elbette bu tablo karamsar bir çerçeve çizmek zorunda değil. Her teknolojik devrim, bazı iş alanlarını ortadan kaldırırken yenilerini doğurur. Dünya Ekonomik Forumu’nun önümüzdeki beş yıldaki iş dünyasının geleceğini inceleyen yeni raporuna göre, bu on yılda küresel makroekonomik trendler yaklaşık 170 milyon yeni iş yaratacak. Yaratılan işler, günümüz istihdamının %14’üne denk geliyor. Ayrıca, aynı eğilimler nedeniyle 92 milyon iş kaybı yaşanacak. Bu da net istihdamda 78 milyonluk bir artış olacağı anlamına geliyor. Bu durum, yapay zekânın istihdamı yok etmekten çok yeniden tanımladığını gösteriyor (WEF, 2025).
Kimler Risk Altında?

Rutin ve tekrarlayan işler en kırılgan alanlar arasında. Veri girişi, sekreterlik, temel muhasebe, müşteri destek hizmetleri gibi görevlerde otomasyon hızla ilerliyor. Buna karşılık yaratıcılık, empati, stratejik düşünme ve karar alma gerektiren alanlarda insanın rolü güçleniyor.
Sonuç: Tehdit mi, Ortak mı?

Yapay zekâ, emek yoğun sektörlerde etkisini daha yavaş, bilgi yoğun sektörlerde ise çok daha hızlı hissettirecek. Her geçen yıl veri setleri genişledikçe, bu etkinin boyutunu daha net göreceğiz. Ancak şimdiden söylenebilir ki; özellikle bilgi yoğun sektörlerde çalışanlar, teknolojik dönüşüme kapılarını kapatırsa istihdam açısından risk büyüyecek.

Kaynaklar

Frey, C. B., & Osborne, M. A. (2013). The future of employment: How susceptible are jobs to computerisation? Technological Forecasting and Social Change, 114, 254-280. https://doi.org/10.1016/j.techfore.2016.08.019

Türkiye İstatistik Kurumu. (2025). Yapay zeka istatistikleri, 2025 [Bülten]. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Yapay-Zeka-Istatistikleri-2025-57945

World Economic Forum. (2025, January). Future of Jobs Report 2025 (Insight report). World Economic Forum. https://www.weforum.org/publications/future-of-jobs-report-2025

Yorum yapın