Donald Trump’ın Gazze’yi “devralma” ve bölgeyi bir “emlak geliştirme projesine” dönüştürme açıklamaları, uluslararası kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Bu plan, Filistin-İsrail çatışmasının geleceği, bölgesel dengeler ve uluslararası hukuk açısından önemli soruları gündeme getiriyor. Trump’ın Gazze vizyonu, “barış ve istikrar” vaadiyle şekilleniyor ancak detayları tartışmalı.
Gazze’nin yeniden yapılandırılması için Orta Doğu’daki zengin ülkelerin finansal katkılarıyla lüks konutlar, turistik tesisler ve tarım alanları inşa edileceği öne sürülüyor. Filistinlilerin geri dönüş hakkının reddedilmesiyle 1,2 milyon kişinin Mısır veya Ürdün gibi ülkelere yerleştirilmesi planlanıyor. Trump, Gazze’nin “sahibinin kendisi olacağını” belirterek burayı ABD kontrolünde “Orta Doğu’nun Rivierası” yapacağını iddia ediyor. Ancak bu yaklaşım, zorla yerinden etme ve etnik temizlik riski taşıyor.
Trump’ın planı, İsrail’in güvenliğini sağlama, ABD’nin Orta Doğu’daki maliyetlerini azaltma ve bölgeyi ekonomik olarak kârlı bir yatırım alanına dönüştürme hedefleriyle örtüşüyor. Hamas’ın tamamen ortadan kaldırılması ve Gazze’nin İsrail için tehdit olmaktan çıkarılması, Netanyahu hükümetinin uzun vadeli planlarıyla uyumlu. Trump’ın İsrail’e verdiği destek, seçim dönemindeki Yahudi lobisi bağışlarıyla da ilişkilendiriliyor. Ayrıca Trump yönetimi, ABD’nin askeri varlığını azaltarak Çin ile küresel rekabete daha fazla kaynak ayırmayı hedefliyor. Gazze’nin turizm ve ticaret potansiyeli üzerinden “kârlı bir yatırım” olarak pazarlanması, Trump’ın şirketleşmiş dış politikasının bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Trump’ın planına yönelik tepkiler farklılaşıyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas planı “uluslararası hukukun ihlali” olarak nitelendirirken, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan “ikinci bir Nekbe’ye izin verilmeyeceğini” vurguladı. Suudi Arabistan, Filistin devleti tanınmadan İsrail ile normalleşmeyeceğini açıkladı. Almanya ve Fransa iki devletli çözümü savunurken, BM Genel Sekreteri Guterres “etnik temizlik” uyarısı yaptı. Kremlin, planın detaylarını beklediklerini belirtirken, Çin çok taraflı çözüm çağrısında bulundu. Uluslararası hukuk, işgal altındaki topraklarda zorla yerinden etmeyi yasaklıyor. Trump’ın planı, 1948’deki Nekbe ile paralellik kurularak insan hakları ihlali olarak değerlendiriliyor.
Planın hayata geçmesi için önünde ciddi engeller var. Mısır ve Ürdün, Filistinlileri kabul etmeyeceğini açıkladı. Trump yönetiminin “bireysel vakalara bakma” söylemi ise belirsizlik taşıyor. Suudi Arabistan gibi ülkelerin projeye fon sağlama isteği şüphelidir. Trump’ın “diğer ülkeler ödesin” yaklaşımı gerçekçi görünmüyor. Hamas ve diğer Filistinli direniş gruplarının bu plana nasıl tepki vereceği, bölgede daha fazla şiddet ve çatışma ihtimalini gündeme getiriyor.
Trump’ın Gazze planı, seçim propagandasından küresel jeopolitik hamlelere uzanan karmaşık bir motivasyonlar ağını yansıtıyor. İsrail’in güvenliğini mutlaklaştıran, Filistinlilerin self-determinasyon hakkını görmezden gelen bu yaklaşım, bölgesel istikrarsızlığı daha da derinleştirme riski taşıyor. Uluslararası toplumun tepkisi ve hukuki engeller, planın uygulanmasını neredeyse imkânsız hale getiriyor. Ancak Trump’ın bu söylemi, Orta Doğu’da radikal değişim arzulayan kesimlere sembolik bir mesaj niteliğinde olduğu söylenebilir.
Donald Trump’ın Gazze planı, uluslararası hukuk, bölgesel dinamikler ve insani sonuçlar açısından ciddi tartışmalara neden olmaktadır. Plan, işgal altındaki topraklarda zorla nüfus değişimini yasaklayan Cenevre Sözleşmeleri’ni ihlal riski taşımakta; Filistinlilerin geri dönüş hakkının reddedilmesi ise 1948 Nakbesi’ne benzer bir demografik dönüşüm tehdidi oluşturmaktadır. Bölgesel aktörlerin tepkileri, planın uygulanabilirliğini şüpheye düşürmektedir. Mısır ve Ürdün’ün Filistinli mültecileri kabul etmeyi reddetmesi, detayların belirsizliğiyle birleşince planın pratikte işlevsiz kalma ihtimalini artırıyor.
Öte yandan, Hamas’ın direnişinin şiddetlenmesi veya İran’ın müdahil olması, çatışmayı küresel bir krize dönüştürebilir. Plan tek taraflı bir jeopolitik hamle olarak değerlendirilebilir; çünkü plana bakıldığında iki devletli çözümü baltaladığı görülüyor. Filistin yönetiminin ve BM’nin eleştirel tutumu, uluslararası toplumda plana desteğin sınırlı olduğunu gösteriyor.
Hukuki ve operasyonel engeller, planın önündeki en büyük zorluklar arasındadır. Bölgesel istikrarsızlığı derinleştirme potansiyeline rağmen, İsrail-Filistin meselesinde statükoyu değiştirme yönündeki baskılar devam etmektedir. Çözümün ancak çok taraflı diplomasi, insan haklarına saygı ve uluslararası hukuk temelinde mümkün olabileceği vurgulanıyor.
Kaynak
https://www.haberler.com/guncel/trump-gazze-yi-satin-alma-planini-acikladi-18355683-haberi/.
https://www.haberler.com/dunya/trump-gazze-yi-devralacagim-ve-filistinlilere-18358444-haberi/.