Politik Aşırılık Biçimleri

By Akademiyet

Politik Aşırılık Biçimleri

By: Akademiyet

Selahaddin Gümüş*

Yusuf Çifçi’nin kaleme aldığı Politik Aşırılık Biçimleri / Fanatizm Radikalizm Fundamentalizm adlı eser, “insan neden / nasıl terörist olur?” sorusunun yanıtlarını aramaktadır. Çifci, temel önermesini; “Her şiddet / terör eyleminin altında ekstrem bir aidiyet ve ‘çarpıtılmış’, ‘çürümüş’ ya da ‘çürütülmüş’ bir hakikat anlayışı vardır” ifadeleri ile açıklamaktadır.  Kitabın yazılma amacı ise eserin yardımcı problemlerinde ve ithaf kısmından görülmektedir; Çifci, “insan nasıl terörist olur?” sorusunun yanında, “Bir insan nasıl olur da bir düşünce için kendi canından vazgeçebilir?” ve “Terör, bomba patlamadan önce nasıl durdurulur?” sorularının yanıtlarını aramaktadır.

Kitap ise, terör nedeniyle dünyasını değiştirmiş bütün insanlara ve yakınlarına ithaf edilmiştir. Eser, bir terör çözümlemesidir. Bunun yanında eser “terör”ü bomba patladıktan sonra değil “öncesinde bitirmeye odaklanmaktadır”. Çifci’nin bombayı patlamadan önce durdurma çabası; memleketini ve yaşadığı kültürün bütün enstrümanlarını çok sevmesindendir (Çifci, 2024, ss. iii-7). Kitap, giriş ve sonuç bölümleri haricinde üç bölümden oluşmaktadır.

I

“Ekstremizm kısaca herhangi bir kişinin ‘x’e dair hastalıklı –aşırı- bir bağlılık geliştirmesidir.”(Çifci, 2024, s. xii) Peki hastalıklı ve aşırı bir bağlılık duyulan “x” değişkenleri nelerdir? Çifci, kitabın ilk bölümünde kavramsal bir kargaşayı çözmeyi amaçlamaktadır. Bu kargaşa, politik aşırılık kavramlarının birbirlerinin yerine kullanılmasıdır. Çifci, aşırılık literatüründe birbirleri yerine kullanılan yirmi üç kavramın olduğunu ifade etmektedir. Çifci, bu kavramların “tasnifinin yapılabilmesi için öncelikle fanatizm, radikalizm ve fundamentalizm kavramlarının bağlamsal olarak yeniden anlamlandırılmaları gerektiğini” (Çifci, 2024, s. 10) dile getirmektedir. Aşırılık literatüründe ki bu yirmi üç kavramın haricinde fanatizm, radikalizm ve fundamentalizm kavramları da birbirlerinin yerine kullanılmaktadır. Literatürdeki bu kargaşa kavramların “x”lere bağlılık göstermesi sonucunda oluşmaktadır. “Her üçü de aşırı bir bağlılığa işaret etse de bağlanılan şeyin niteliği açısından birbirlerinden farklılık göstermektedirler.” (Çifci, 2024, s. 13)

Aşırılık kavramlarının birbirlerinin yerine kullanılması, teori içinde kargaşa çıkarmakta ve dolayısıyla “terör”ün ve şiddetin çözümü açısından zorluklar oluşmaktadır. Çifci, kavramların farkını ortaya çıkarmak için etimolojik kökenini ve tarihsel-sosyolojik dönüşümlerini incelemektedir. Fanatizm, modern olan eğlence, haz ve çevrecilik merkezli bir bağlılık iken radikalizm modern olan ideoloji ya da etnisiteye bağlılıktır. “Fundamentalizm ise bu iki kavramın da bağlandığı şeyin kendisine bir reddiye sunmakta ve direkt olarak din merkezli bir bağlılığa göndermede bulunmaktadır”(Çifci, 2024, s. 14) Çifci, fanatizm, radikalizm ve fundametalizmi politik aşırılığın “üç hâli” olarak tanımlamaktadır.

Politik aşırılığın “uç hâli” ise “ekstremizm” kavramıdır. Teorik kargaşada, radikalizm, fanatizm ve fundamentalizm kavramlarının yerine en çok kullanılan kavram “ekstremizm”dir. Ekstremizm, herhangi birinin “x”e olan bağlılığının yanında x’e olan bağlılığın, pozitif – negatif ya da yumuşak – sert olarak adlandırılan süreçte belirli bir sınırı aştığı durumlarda ortaya çıkmaktadır (Çifci, 2024, s. 16). Burada bahsedilen sınırın aşılması, sürecin şiddet doğurup doğurmadığı ile ilişkilidir. Çifci, bu bölümde pozitif – negatif ayrımının yanında aşırılıktaki aktif – pasif ayrımından da bahsetmektedir. Buradaki ayrım ise aşırılık biçimlerinin öteki ve düşman figürü çizmesi ve onunla mücadele içine girmesindedir. “Her ne zaman ki bu üç bağlılık biçimi, öteki bilincinden düşman bilincine ve oradan da bir çeşit ‘şeytanlaştırma’ bilincine dönüşür, o zaman şiddet ortaya çıkar.” (Çifci, 2024, s. 17)

Bu süreçlerin yorumlamasını, ülkemizde yaşanan Filistin’e destek yürüyüşünde “Kelime-i Tevhid” bayrağı taşıyan kişinin saldırıya uğraması üzerinden açıklayacak olursak (Öztürk, 2024; Tele1, 2024; TGRT Haber, 2024); bir ideolojiye/etnisiteye bağlılık hisseden kişinin, yürüyüş yapan grubu öteki olarak görmesi ve şiddete başvurmaması süreçteki “pasif” konumdur. Öteki bilinci düşman bilince dönüştüğünde ise süreç “aktif” olmakta ve daha ilerisine giderek ortaya “şiddet” çıkardığında ise “ekstrem radikalizm” ortaya çıkmaktadır. Şiddeti ortaya çıkaran kişi başka bir dine/mezhebe mensupsa ve şiddeti “dine” bağlılık kapsamında ortaya çıkarmışsa süreç “ekstrem fundamentalizm” olarak adlandırılmaktadır. Bayrak, bir spor kulübünün renklerini taşıdığında ve “haz/eğlence” merkezli bağlılık hisseden kişi şiddeti ortaya çıkardığı durumda süreç “ekstrem fanatizm” olarak adlandırılmaktadır.

Peki bu “üç hâl” nasıl “uç hâl”e dönüşmektedir? Çifci, “üç hâl” ile “uç hâl” arasındaki “nasıl” sorusunu “öç hâli” ile yanıtlamaktadır. Çünkü “öç” kelimesinin anlamlarından biri “düşmana” karşı zaferdir. Çifci, şiddete giden yolun anlaşılabilmesi için toplum içindeki “ötekileştirme sürecine” bakılması gerektiğini söylemektedir. Ötekileştirme süreci sırasıyla: Bir: Ötekinin Aşağılanması. İki: Öteki İçin Kötü Bir Etiketin Bulunması. Üç: Kötü ve Ötekinin Kamusal Alanda Eşleştirilmesi. Dört: Kötünün ve Ötekinin Kurumsallaşması. Beş: Ötekinin Şeytanlaştırılması, şeklindedir. “Şiddet” ve “terör”, doğuştan ve ansızın gelmez, ötekinin aşağılanmasıyla başlayıp şeytanlaştırmayla biten bir sürecin sonucudur. Çifci, fanatizm, radikalizm ve fundamentalizm bağlılıklarının öç alma denkleminden uzak kal(a)madığını ve şiddete davetiye çıkardıklarını belirtmiştir (Çifci, 2024, ss. 20-23).

II

Çifci, eserin birinci bölümünde kavramsal bir kargaşayı çözdükten sonra eserin ikinci bölümünde kuramsal bir çerçeve çizmektedir. Çifci, bu bölümde “x”e karşı “hastalıklı” bir bağlılık kuran “birey”in bombayı patlatmadan önceki “pasif” konumunda kalması için, “bireyin” ekstremizme giden sürecinin açıklanması gerektiğini ifade etmektedir. Çifci, ekstremizmin ontolojisini incelediğinde, bireyin ekstremizme giden sürecinde genel olarak on toplumsal parçanın görüldüğünü söylemektedir. Bunlar sırasıyla: Bir: Aile; İki: Travma. Üç: Sosyal Çevre. Dört: Toplumsal Tansiyon. Beş: Güvenlik. Altı: Cehalet – Eğitimsizlik. Yedi: Yoksulluk. Sekiz: Biz & Onlar Dikotomisi. Dokuz: Tekçilik. On: Anti Çoğulculuk. Eserde ekstremizme giden bu on toplumsal bağlantı noktasını detaylarıyla açıklayan Çifci, “bireyde” ekstremizmin öncelikle toplumsal bağlantı noktalarından herhangi birinin sabitlenmesiyle başladığını belirtmiştir (Çifci, 2024, ss. 24-30).

İnsanlık, ilk zamanlardan itibaren doğal ve yapay olmak üzere “sosyo-politik” ayrımlar yapmaktadır. Bu ayrımlar ben, biz ve onlar ya da öteki ayrımıdır. Modernleşmenin, otoriteler ve insana dair ayrımların sınırlarını netleştirdiğinden bahseden Çifci, bu netliğin, fanatizm, radikalizm ve fundamentalizm bağlılığını “pasif” konumdan “aktif” konuma çektiğini ve bunun politik ekstremizmin icadının ilk aşaması olduğunu ifade etmektedir. (Çifci, 2024, ss. 31-32). Netlik ile beraber birey, “x”e olan bağlılığında, şüpheden, kesin inanca vardığında, “öteki” olan da “düşman” olmakta ve ekstremizm ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ekstrem bağlılıklar “militan” ve “monolitik” bir hakikat dairesi oluşturmaktadır. “Ayrımların netleşmesi”, “inancın kesinleşmesi” “monolitik ve militan bir hakikat rejimi” şeklinde devam eden ekstremizm süreci “şey”in sabitlenmesiyle icat edilmiş olmaktadır (Çifci, 2024, ss. 33-38).

“Burada ‘şey’ olarak ifade edilen durum, ekstrem fanatik, radikal ve fundamental bağlılıkların her birinde farklılık göstermektedir” (Çifci, 2024, s. 39). Çifci, fanatik, radikal ve fundamental aşırılıkları psiko-politik öznellik olarak tanımlamaktadır.

Fanatizme gelindiğinde, merkeze alınan “şey”ler; haz, eğlence ve çevrecilik kaynaklıdır. Ekstrem fanatizme giden süreç bağlanılan şeyin “dev”leştirilmesi, “aşırı değer verilmesi” ve “mutlak hakikat” olarak algılanmasıdır. Fanatizmin bağlılık merkezinde spordan sanata, sanattan çevreciliğe ve hatta pahalı eşya fetişizmine kadar pek çok bağlılık merkezi bulunmaktadır (Çifci, 2024, ss. 39-41).

Ekstrem radikalizmde ise bireyler bağlılık merkezine etnisiteyi ya da ideolojiyi koymakta ve “dev”leştirmektedirler. Çifci, bütün ideolojilerin tek bir kavramı merkezine alarak dünyayı yorumladıklarını belirtmektedir. İdeolojiler incelendiğinde hem sağ grup hem de sol grup ideolojilerin kök değerlerinin (muhafazakarlığın merkezi gelenek gibi) devleşmesi sonucunda bütün ideolojilerin militan olma eğiliminde oldukları ve ekstremizmden uzak olmadıkları görülmektedir. İdeolojilerde olduğu gibi etnisiteye aşırı bağlılık da ekstremizmi getirmektedir. Etnisitenin tehlikeli hâle gelmesi, o etnisitenin diğerlerinden “üstün” olduğuna inanılması ve militanlaşma süreci ile gerçekleşmektedir (Çifci, 2024, ss. 42-46).

Dünya genelindeki en yaygın bağlılık fundamentalizmdir. Ekstrem fundamentalizmde bireyler bağlı oldukları “şey”in değerini kendi değerinden çok yukarıda tutmaktadırlar. Dini bağlılık hisseden bireyler bir cemaatin üyesi olarak “öznelleşme” sürecine girmekte ve artık sadece grup ile var olmaktadırlar. Ekstrem fundamentalizmin en temel özellikleri hakikat olduğuna inandıklarını korumak amacıyla eleştiriye kapalı olmaları, öğrenmeye kapalı olmaları ve tavsiye almamalarıdır. Ekstrem fundamentaller geleneğe sığınarak modernizme bir reddiye sunmaktadır; bağlı oldukları dinin temeli olan “kitabın tekil yorumu” ve “karizmatik bir liderle” politik alanı yeniden inşa etmek istemektedirler. Bireyin ekstrem fundamental olması için nedenler dini, ekonomik, eğitimsel ve psikolojiktir. Eserde ekstrem fundamentalizmin nedenlerini ve sonuçlarını detaylarıyla inceleyen Çifci, ekstrem fundamentalizm, fanatizm ve radikalizmde öznelerin bir araya gelerek şiddeti kurumsallaştırdıklarını ve “terör” yapılarını ortaya çıkardıklarını ifade etmektedir (Çifci, 2024, ss. 47-62).

Genellikle Nietzsche’ye atfedilse de kimin söylediği bilinmeyen “hakikati arayanlardan değil bulanlardan korkun” cümlesi politik aşırıların “terör”e giden sürecini açıklamak için doğru bir örnektir. Bağlılıklarını “hakikat” olarak kabul eden bireyler, “sıfır tolerans” ile hayatlarına devam etmekte ve ortaya hoşgörüsüzlük, düşmanlaştırma ve terör sonuçları çıkmaktadır. Ekstrem “özneler” kendi canından çok önemsediği bağlılıkları nedeniyle yaşamlarından vazgeçmektedirler. Çifci, ekstrem fundamentalizm, radikalizm ve nadiren de olsa ekstrem fanatizmle ortaya çıkan “terör”ün modern çağın en büyük krizi olduğunu ifade etmektedir. Çifci, bu krizin çözümünün “bomba patladıktan sonra” değil öncesinde, pasif bağlılığın aktif olan ekstremizme evrilmesinin engellenmesiyle olması gerektiğini dile getirmektedir (Çifci, 2024, ss. 62-68).

III

Eserin ikinci bölümünde kuramsal bir çerçeve çizen Çifci, eserin son bölümünde olgusal çerçeveyi görmek için ekstrem bağlılıkların ortaya çıkardıkları şiddet ve terör yapılanmalarının analizini yapmaktadır. Hiçbir hakikat biçimi terör istemese de hakikat biçimleri çürütülerek sanki teröre izin veriliyormuş gibi yorumlanmaktadır. Bu bağlamda hiçbir haz ve eğlence bağlılığı, dini, etnik ya da ideolojik bağlılık “terör”den bağımsız değildir. Dünya literatürüne bakıldığında “taraflı” bir şekilde “sol” ideolojilerin ve “İslam” dininin daha çok eleştirildiği görülmektedir. Ancak dünya tarihine odaklanıldığında; siyahilerin, kadınların, sosyalistlerin, Müslümanların ve Yahudilerin özellikle düşman konumuna getirildiğini ifade eden Çifci, bu perspektiften kimin şeytanlaştırıldığını ve kimin ekstremist olduğunun görüldüğünü ifade etmektedir (Çifci, 2024, ss. 69-72).  

Ekstrem fanatizm, “terör”e en az kaynaklık eden aşırılık türüdür. Çifci, ekstrem fanatik bağlılık ekseninde örgütlenmiş bir “terör” olmasa da bu bağlılık etrafında örgütlenmiş kurumların terör eylemlerinin olduğunu dile getirmektedir. Ekstrem fanatizm dünyanın her yerinde görülebilmektedir. Çifci, çalışmanın bu bölümünde, Tokyo’da “modifiyecilik”, Uzak Doğuda “markacılık”, Asya, Avrupa ve ABD’de “holiganizm” ve İngiltere’de çevreci bir örgüt olan “Önce Dünya” (Earth First) yapılarını aktif ekstrem fanatizme örnek olarak göstermektedir. Aralarından en dikkat çekeni “dünyanın daha fazla kirlenmemesi için” kurulan bir çevreci örgütün bile 1990’lı yıllarda bombalı eylem yapması ve  ekstremizmden uzak olmamasıdır (Çifci, 2024, ss. 73-80).

Bir ideolojinin ya da etnik bağlılığın hastalıklı bir hâl almasıyla oluşan ekstrem radikalizm, dünyanın her yerinde karşımıza “terör” olarak çıkmaktadır. Bu, bir siyasal parti, toplumsal hareket ya da “terör” örgütü olabilir. Çifci, bu bölümde ekstrem radikalizmi Naziler, Sovyetler Birliği Bolşevizm’i, IRA, ETA ve LTTE oluşumları üzerinden incelemektedir. Şüphesiz ekstrem radikalizme en güzel örneklerden biri hem ideoloji hem de etnisiteye bağlılık olarak Nazi Almanya’sıdır. Benzer bir şekilde Marx’ın sosyalizmini bilimselleştirme iddiasında olan SSCB’de “terör” rejimi inşa etmiştir. Etnik bağlılık merkezi olarak ekstrem radikalizm ise IRA, ETA ve LTTE örneklerinde “İrlandalı”, “Katalan” ve “Tamil” etnisitesine bağlılıkları ile İngiltere, İspanya ve Sri Lanka’da demokrasi krizi oluşturmuşlardır (Çifci, 2024, ss. 80-85).

Hiçbir din kendi içinde teröre izin vermese de ekstrem fundamentalizmde “din ve kutsal kitap” çarpıtılarak sanki “şiddet ve “terör”e izin veriliyormuş algısı oluşturulmaktadır. Bu bağlamda hiçbir dünya dini ekstremizmden uzak değildir. Çifci, eserin bu bölümünde İslam merkezli, Yahudilik merkezli, Protestan Hıristiyanlık merkezli ve Hinduizm merkezli toplam on iki örgütü incelemektedir. Diğer dinlere nazaran İslami fundamentalizmin bütün dünyaya yayılması, diğer dinler kendi ülkelerini etkilerken İslam’ın Batı ülkelerini de etkilemesi ve İslami fundamentalizmden kaynaklanan terör eylemlerinde hayatını kaybedenlerin sayısının diğer dinlere kıyasla daha fazla olması, İslam’ı dünyanın ötekisi/düşmanı konumuna getirmektedir. Çifci bu düşmanlaştırmanın, İslami fundamentalizmde “bir kısım” Müslümanlar için ekstremizme giden süreci açtığından bahsetmektedir. Çifci, ekstrem fundamentalizmden korunmanın yolları olarak; bireye, öteki ve ötekileştirmeye, hakikate, kutsal kitaba ve Tanrı’ya dair önerileri değerlendirmektedir.Çifci, bu önerileri hakikatin tekilleşmesinin ve militanlaşmanın önüne set çekilmesi hakikatler arası hiyerarşiden çok heterarşi anlayışının hakim olması gerektiğine işaret ederek çözümlemektedir (Çifci, 2024, ss. 86-97).

Ekstremizm bir süreçtir ve terör bu sürecin sonunda doğmaktadır. Bu süreci bir sarmal olarak tanımlayan Çifci, çözüm için “sadece” halkanın son noktasına odaklanıldığında sürecin kendini yenilediğini yani “terör”ün çözülmediğini ifade etmektedir. “Ekstremizm” “patolojik bir bağlılığa” dönüşmeden durdurulmalıdır. Çifci, modern dünyanın en büyük krizi olarak tanımladığı “terör”ün, bomba patladıktan sonra “terörizmle” değil öncesinde ekstrem fundamentalizm, radikalizm ve fanatizmle mücadele ile çözüleceğini dile getirmektedir (Çifci, 2024, ss. 98-103).

Çifci, bu eserde ironik bir şekilde kendinde bulunduğunu itiraf ettiği kitap okuma aşırılığından harekete geçerek terörü analiz etmektedir. Terörizm, istihbarat ve güvenlik çalışmalarında genel olarak terörün sonuçlarına odaklanıldığından bahseden Çifci, bu çalışmalara bir reddiye sunarak çözüm önerisini sürecin daha pasif/şiddet doğmamış kısmında aramaktadır. Kitap, “literatürdeki büyük bir kavramsal kargaşayı çözdüğü” ve “terörü bomba patlamadan önce durdurmaya çalıştığı” için okunmaya değerdir. Bu eser, hem ülkemizde hem de dünyada terör”ü minimuma indirmek için başta istihbarat, güvenlik ve siyaset bilimi öğrencileri olmak üzere herkes tarafından okunmalıdır.

Terörsüz bir dünya dileği ile…

Kaynakça

Çifci, Y. (2024). Politik Aşırılık Biçimleri Fanatizm Radikalizm Fundamentalizm (2. bs.). Bursa: Sayda Yayıncılık.

Öztürk, F. (2024, 14 Şubat). Hilafet bayrağı taşıyan kişiye yumruk atmıştı: Ege Akersoy ilk kez hâkim karşısına çıktı. 2 Haziran 2025 tarihinde https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/hilafet-bayragi-tasiyan-kisiye-yumruk-atmisti-ege-akersoy-ilk-kez-2175176 adresinden erişildi.

Tele1. (2024). Hilafet bayrağı açana yumruk atan genç tutuklandı. Tele1 Gerçekleri İzleyin. 2 Haziran 2025 tarihinde https://www.tele1.com.tr/hilafet-bayragi-acana-yumruk-atan-genc-tutuklandi adresinden erişildi.

TGRT Haber. (2024, 21 Şubat). Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan adama yumruk atan Ege Akersoy’un cezası belli oldu. TGRT Haber. 2 Haziran 2025 tarihinde https://www.tgrthaber.com/gundem/hilafet-bayragi-tasiyan-adama-yumruk-atan-ege-akersoyun-cezasi-belli-2933512 adresinden erişildi.


*: Kırıkkale Üniversitesi, SBKY, Yüksek Lisans, Orcid: 0009-0007-3756-3818, İletişim: selahaddingumus00@gmail.com.

Politik Aşırılık Biçimleri adlı bu eser, Maarif Mektepleri yayınları tarafından ilk olarak 2019 yılında yayımlanmıştır. Aynı eser, 2024 yılında Sayda yayıncılık aracılığıyla ikinci baskısını yapmıştır.

Kitabın yazarı Yusuf Çifci, Muş Alparslan Üniversitesi’nde, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde doçent olarak çalışmaktadır. Çifci’nin başta siyaset bilimi olmak üzere; sanat, felsefe, sosyoloji, psikoloji ve edebiyat alanlarında yayımlanmış pek çok eseri bulunmaktadır.

Yorum yapın