18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiltere’de yaşanan teknolojik gelişmeler ve Fransız ihtilalinin oluşturmuş olduğu politik gelişmeler sanayi devriminin gerçekleşme hızını arttırmıştır. Bu gelişmeler ışığında iletişim ve ulaşımda yaşanan pozitif gelişmeler ise küreselleşme kavramını ön plana çıkartmıştır. Nitekim küreselleşme; ekonomik, politik, dini, kültürel ve toplumsal değerlerin ulusal sınırları aşarak uluslararası bir hale bürünmesi şeklinde tanımlanabilir (Öztürk, 2023; Dikkaya & Özyakışır 2008).
Küreselleşmeyle birlikte artan uluslararası ekonomik entegrasyon uluslararası ticareti küresel ekonomik ilişkilerin baş aktörü haline getirmiştir. Küreselleşme kavramı her ne kadar on sekizinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren hız kazanmış olsa da 1. Dünya Savaşı, 1929 Ekonomik Buhranı ve 2. Dünya Savaşı gibi gelişmeler küreselleşmeyi sekteye uğratmış olsa da son dönemlerde yaşanan teknolojik gelişmeler ile internetin icadı artık Dünya’nın günümüzde küreselleşmeyi iliklerine kadar yaşamasına neden olmuştur (Dikkaya & Özyakışır 2008; Aytekin, 2013).
Dünya’nın iliklerine kadar yaşadığı günümüz küreselleşme çağında yaşanan bu ticaret savaşlarının sebebi nedir? Cevabımız elbette küresel ekonomide ana güç ve aktör olma mücadelesidir. Dolayısıyla 1940’lı yıllardan itibaren tekrar başlayan “Dünya’yı Küreselleştirme” politikaları acaba günümüzde yerini “Ticaret Savaşları”na mı bırakıyor? Sorusunu da akıllara getirmektedir.
Peki nedir bu ticaret savaşları? Ticaret savaşları: “Birden fazla ülke arasında dış ticaret tarife (gümrük vergisi) çatışmalarıdır”. Bu tür çekişmeler genel olarak çatışan ülkelerin kendi ülkeleri için ithalatı azaltma ya da ihracatı iyileştirme mücadelesinden kaynaklanmaktadır. Diğer bir ifadeyle cari açığı düşürme mücadelesidir. Bu süreçte ülkeler arasında bir uzlaşma olmadığında tarife uygulanan ithal malların maliyetlerinin yükselme potansiyeli bulunmaktadır. Bu durum ise ithalatçı ülkeye başta enflasyon olarak yansıyabilmesinin yanı sıra diğer makro iktisadi dinamikleri de olumsuz yönde etkileyebilmektedir (www.businessdictionary.com & Aytekin ve Uçan, 2018).
Günümüze gelecek olursak, Çin ile ABD arasında şiddetlenen ticaret savaşları aslında D. Trump’ın ABD başkanlığının ilk dönemine dayanmaktadır. J. Biden hükümetinde sonra tekrar ABD başkanlık koltuğuna oturan D. Trump göreve gelir gelmez ticaret savaşlarını başta Çin olmak üzere birçok ülkeye gümrük tarifeleri uygulayarak tekrar başlatmıştır. Son olarak Çin’e yönelik gümrük tarife oranlarını %145’lere kadar çıkartan D. Trump’ın hamlesine karşı Çin’de aynı şekilde karşılık vererek ABD’den ithal edilen ürünlere yönelik gümrük tarife oranlarını %125’e kadar çıkartmıştır.
Aslında, baktığımızda bu ekonomik savaşın temel çıkış argümanı ABD’nin Çin’e karşı cari açık veriyor olmasının temeline dayanıyor olsa da bu savaşın arka planında yatan ana argüman ABD ile Çin’in arasındaki küresel ekonomide en büyük güç ve aktör olma savaşıdır. Özelliklede son dönemlerde Çin’in ekonomik olarak gelişmesi, teknolojiye yönelik yatırımlarının artması ve hızlı bir şekilde küresel ekonomiye entegre olması ABD’yi “küresel ekonomik güç ve aktör” olma tahtından indirme olasılığını artmıştır. ABD’nin bütün korkusu bundandır.
ABD ve Çin arasında yaşanan bu ticaret savaşı gerilimleri acaba sadece bu ülkelerin ekonomilerini mi etkiliyor? Dünya’nın küreselleşmeyi iliklerine kadar yaşadığı günümüzde yaşanan bu tür ekonomik savaşlar tabi ki de sadece bu ülke ekonomilerini değil, küresel ekonomiyi de olumsuz yönde etkilemektedir. Gelin bu gelişmelerin küresel ekonomi üzerindeki etkilerini Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından 2025 yılının Ocak ayında yayınlanan, fakat başlayan ticaret savaşlarından sonra revize edilerek 2025 yılının Nisan ayında tekrar yayınlanan IMF raporundan okuyalım.
IMF raporuna göre;
“Ticaret gerilimlerinin hızla tırmanması ve politika belirsizliğinin son derece yüksek seviyelere ulaşmasının küresel ekonomik faaliyet üzerinde önemli bir etki yaratması beklenmektedir. Ocak 2025’te yayınlanan raporda; 2025 yılı ve 2026 yılı için küresel büyüme tahminleri her iki yıl için yıllık %3,3 olurken, 4 Nisan 2025 itibariyle bilgileri içeren referans tahmine göre 2025’te küresel büyüme % 2,8, 2026 yılı için ise %3 olarak revize edilmiştir” (IMF Raporu, 2025).
Bu kayıplar 2025 yılı için %0,5 iken 2026 yılı için %0,3 olarak tahmin edilmiş ve ticaret savaşlarının iki yılda küresel büyüme rakamları üzerinde toplam %0,8’lik bir puan kaybına neden olabileceği tahmin edilmiştir. Bu düşüş 2000-2019 yılları arasındaki ortalama düşüş olan %3,7’lik rakamın çok altında gerçekleşecektir” (IMF Raporu, 2025).
Raporda, “gelişmiş ekonomilerdeki büyümenin 2025 yılında %1.4 olacağı öngörülmektedir. ABD’deki büyümenin, artan politika belirsizliği, ticari gerilimler ve daha düşük talep ivmesi nedeniyle Ocak 2025’te ki tahmin projeksiyonuna göre % 0,9’luk kayıpla %2,7’lik büyüme tahmininden yüzde %1,8’lik büyüme rakamına revize edilmiş ve ABD için %0,9’luk bir düşüş öngörülmektedir” (IMF Raporu, 2025).
Euro bölgesinde ise beklenen %0,8’lik tahmin %0,2’lik kayıpla %0,6 olarak revize edilmiştir. Yükselen piyasa ve gelişmekte olan ekonomilerde ise büyümenin 2025’te %3,7, 2026’da ise %3,9 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Ticaret savaşının bir diğer ana aktörü olan Çin için ise bu süreçten en çok etkilenen ülkelerin başında olacağı raporda ifade edilmiştir” (IMF Raporu, 2025).
Ayrıca raporda yer alan enflasyon tahminlerine baktığımızda ise “küresel manşet enflasyonun 2025 yılının Ocak ayında beklenenden biraz daha yavaş bir hızda düşerek 2025 yılında %4,3’e, 2026 yılında ise %3,6’ya ulaşması beklenmektedir. 2025 yılında gelişmiş ekonomiler için makro iktisadi göstergelerde yukarı yönlü önemli revizyonlar yapılırken, yükselen piyasa ekonomileri ile gelişmekte olan ekonomiler için makro iktisadi göstergelerde aşağı yönlü hafif revizyonlar yapılmıştır” (IMF Raporu, 2025).
IMF’e göre “Ticaret savaşının tırmanması ve ticaret politikası belirsizliğinin daha da artması, kısa ve uzun vadeli büyümeyi daha da aşağı çekebilirken, zarar gören ekonomi politikaları gelecekteki şoklara karşı dirençliliği zayıflatabilir. Farklı ve hızla değişen politika duruşları veya bozulan duyarlılık, 2 Nisan’da ABD’nin kapsamlı gümrük tarifelerinin açıklanmasından sonra gerçekleşenin ötesinde varlıkların yeniden fiyatlandırılmasını ve özellikle halihazırda borç sıkıntısı çeken ekonomiler için döviz kurlarında ve sermaye akışlarında keskin ayarlamaları tetikleyebilir” (IMF Raporu, 2025).
Ticaret savaşları, “Uluslararası para sistemine zarar vermek de dahil olmak üzere daha geniş çaplı finansal istikrarsızlık ortaya çıkarabilir. Demografik değişimler ve daralan yabancı işgücü potansiyel büyümeyi sınırlayabilir ve mali sürdürülebilirliği tehdit edebilir. Yakın zamanda yaşanan hayat pahalılığı krizinin kalıcı etkileri, tükenen politika alanı ve sönük orta vadeli büyüme beklentileriyle birleştiğinde sosyal huzursuzluğu yeniden alevlendirebilir” (IMF Raporu, 2025).
Son olarak “Yukarı yönlü olarak, mevcut tarife oranlarındaki düşüş ve ticaret politikalarında netlik ve istikrar sağlayan yeni anlaşmalar küresel büyümeyi artırabilir. İstikrarlı ve öngörülebilir bir ticaret ortamını teşvik etmek, borçların yeniden yapılandırılmasını kolaylaştırmak ve ortak zorlukları ele almak için yapıcı bir şekilde çalışmalıdır” (IMF Raporu, 2025).
Görüldüğü üzere küreselleşen Dünya’da iki büyük ekonomik güç arasında yaşanan bir ekonomik çatışmanın sonuçları küresel ekonomi üzerine bir domino etkisi yaratabilmektedir. Dolayısıyla küreselleşen Dünya’da maalesef bu tür savaşlar ülke ekonomilerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Kitap Okuma Önerisi: Leo Huberman, “Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla”. İletişim Yayınları.
Kaynakça
Dikkaya, M. & Özyakışır, D. (2008). Küreselleşmenin Ekonomi Politiği. Ankara: Gazi Kitapevi.
Aytekin, İ. (2013). Küreselleşme ve Ekonomik Küreselleşme. Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 1(2), 123-134.
Aytekin, İ. & Uçan, O. (2018). Ticaret Savaşları ve Korumacı Politikalar Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye İlişkileri Bakımından Bir İnceleme. Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7(2), 851–862.
Öztürk, N. (2023). Gelir Dağılımının İktisadi Analizi. Bursa: Ekin Yayınevi.
The International Monetary Fund (IMF). (2025). World Economic Outlook. Growth-Projections. April 2025. https://www.imf.org/en/Publications/WEO/Issues/2025/04/22/world-economic-outlook-april-2025?cid=sm-com-tw-WEO2025004
Kapak Fotoğrafı: https://www.bloomberght.com/ticaret-savaslari-kuresel-borsalardan-2-trilyon-dolar-goturdu-2223226