Soğuk bir kış günüydü. Tam 32 yıl önce bu gün (5 Şubat 1993) bir sabah vakti Anadolu’nun tenha bir yolunda bir aracın kaza yaptığı haberi duyuldu. İçinde Türkiye’nin parlak siyasetçilerinden Adnan Kahveci ve ailesi vardı. Kahveci’nin eşi ve kızı ile vefat ettiği haberi, ülkenin dört bir yanında derin bir üzüntüyle karşılandı. Çünkü Kahveci, rant ve ikbal uğruna çabalayan düz bir siyasetçi değil Türkiye’nin geleceği için hayalleri olan bir devlet adamıydı.
Adnan Kahveci, zekâsı ve ileri görüşlülüğü ile bilinen, ABD eğitimli, modern teknolojilere hâkim ve siyasette şeffaflığı savunan ender insanlardandı. Onu diğerlerinden ayıran şey, Türkiye’yi çağdaş bir demokrasiye taşıyacak reformlar için korkusuzca çalışmasıydı.
Özellikle yolsuzlukla mücadelesi ve devleti halkın hizmetine sunma konusundaki çabaları, ona hem büyük bir sevgi hem de güçlü düşmanlar kazandırdı. Devlet bütçesinin nasıl harcandığını dijital sistemlerle takip etmek istiyor, halkın vergilerinin tek bir kuruşunun bile hesabını soruyordu. Ancak her zamanki gibi bazı kapalı devre mekanizmalar onun bu cesur mücadelesinden rahatsız oldu.
Kazadan kısa süre önce, masasında büyük bir dosya vardı. Bu dosya, devlet içindeki şaibeli harcamaları ve usulsüzlükleri ortaya çıkaracak önemli bilgiler içeriyordu. Ancak kader, onun bu dosyayı tamamlayıp kamuoyuyla paylaşmasına izin vermedi.
Adnan Kahveci’nin ani ölümü, Türkiye için büyük bir kayıp oldu. Bıraktığı miras ise dürüst ve halk için çalışan bir siyasetçinin nasıl olması gerektiğini gösteren en önemli örneklerden biri olarak hafızalarda kaldı. Aradan yıllar geçse de, ismi her zaman temiz siyaset ve cesur reformlarla anıldı.
Adnan Kahveci’nin Ekonomi Vizyonu
Adnan Kahveci’nin ekonomi vizyonu, şeffaflık, verimlilik ve dijitalleşme üzerine kuruluydu. Türkiye’nin ekonomik sisteminde büyük reformlar yapmayı hedefliyordu. Özellikle tüm zamanların en önemli kamusal problemi olan yolsuzlukla mücadeleye, kamu harcamalarının kontrolüne ve devletin gelir-gider dengesini sağlamaya büyük önem veriyordu.
- Şeffaflık ve Dijital Takip: Devletin harcamalarını anlık takip edebilmek için dijital sistemler kurmayı savunuyordu. Vergi gelirlerinin nereye harcandığını, halkın da görebileceği şeffaf bir sistem oluşturmak istiyordu.
- Yolsuzlukla Mücadele ve Kaynak İsrafının Önlenmesi: Devletin bütçesini en verimli şekilde kullanmayı amaçlıyordu. Kamu ihalelerinde usulsüzlükleri engellemek için sıkı denetim mekanizmaları getirmeyi planlıyordu.
- Teknoloji ve Bilişim Ekonomisi: Bilgi teknolojilerinin ekonomiye entegrasyonunun Türkiye’yi ileriye taşıyacağını savunuyordu. Türkiye’nin sanayi ve tarımda daha verimli üretim yapabilmesi için bilişim altyapısının güçlendirilmesini önemsiyordu.
- Vergi Adaleti ve Gelir Dağılımı: Vergi sisteminde adalet sağlamak istiyordu. Özellikle büyük sermaye gruplarının adil şekilde vergilendirilmesini savunuyordu. Dar gelirli vatandaşların üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesini ve sosyal devlet anlayışının güçlendirilmesini destekliyordu.
- Kalkınmacı ve Üretime Dayalı Ekonomi: Türkiye’nin sadece ithalatla değil, üretimle büyümesi gerektiğini düşünüyordu. Tarım ve sanayide yüksek katma değerli üretimi teşvik etmek için uzun vadeli planlar üzerinde çalışıyordu.
Sonuç: İki İleri Bir Geri
Türkiye ekonomisi, Adnan Kahveci’nin ölümünden sonra, onun mücadele ettiği alanlarda iyileşme sağlamış mıdır? Aradan geçen 32 yılda, Kahveci’nin sona ermesi için mücadele ettiği konularda ancak kısmi bazı ilerlemelerin ortaya çıkmıştır.
Kahveci’nin ekonomi vizyonu, özellikle şeffaflık, dijitalleşme, yolsuzlukla mücadele ve verimli kamu harcamaları üzerine kuruluydu. Ölümünden sonra Türkiye ekonomisi bu alanlarda bazı ilerlemeler kaydetse de, birçok açıdan Kahveci’nin hedeflediği noktaya ulaşmakta zorlandı.
1. Şeffaflık ve Dijitalleşme: Adnan Kahveci’nin öngördüğü şekilde devletin mali harcamalarının dijital ortamda takip edilmesi fikri, e-devlet, Merkezi Kayıt Sistemi (MKS) ve Maliye Bakanlığı’nın dijital altyapıları ile kısmen hayata geçirildi. Ancak kamu harcamalarının detaylarını halkın doğrudan takip edebileceği şeffaf bir sistem tam anlamıyla oluşturulmadı. Kamu ihaleleri ve mega proje adı verilen uygulamalarda zaman zaman şeffaflık tartışmaları gündeme geldi.
2. Yolsuzlukla Mücadele: Kahveci, kamu kaynaklarının etkin kullanımı ve yolsuzlukla mücadeleye büyük önem veriyordu. Ancak Türkiye’de zaman zaman çeşitli yolsuzluk iddiaları gündeme geldi ve yolsuzluk algı endekslerinde gerilemeler yaşandı. Kamu harcamalarındaki denetim mekanizmalarının zamanla zayıfladığı eleştirileri yapıldı. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2024 raporunda Türkiye’ye dair yapılan değerlendirmede ülkenin 2015’ten beri bu alanda hızla gerileme gösterdiği, yürütmenin çok güçlü bir hale gelmesi (neredeyse tek güç olmaya doğru evrilmesi) ile, demokratik denge ve denetleme mekanizmalarının zayıflamasının bu trajik sonuçla ilişkilendirilebileceği belirtilmiştir.
3. Vergi Adaleti ve Gelir Dağılımı: Vergi sisteminde bazı reformlar yapılsa da, dolaylı vergilerin (ÖTV, KDV gibi) yüksekliği nedeniyle dar gelirli vatandaşlar üzerindeki yük devam etmiştir. Vergi tabanının genişletilmesi konusunda zayıflıklar giderilememiş, büyük sermaye gruplarının adil vergilendirilmesi konusunda tartışmalar devam etmiştir. Vergi affı yetkisinin kötüye kullanılması yine son dönemlerin önemli tartışma konularından biri olmuştur.
4. Üretime Dayalı Ekonomi ve Teknoloji Kullanımı: Kahveci’nin sanayi, tarım ve bilişim sektörlerini güçlendirme hedefi doğrultusunda bazı ilerlemeler kaydedildi. Savunma sanayii, altyapı projeleri ve teknoloji girişimleri açısından önemli yatırımlar yapıldı. Ancak sanayinin ve ihracat kapasitesindeki genişlemenin ithalata bağımlılığı devam etti ve üretim yerine tüketim ekonomisinin daha fazla öne çıktığı eleştirileri yapılmaya devam etmektedir.
Adnan Kahveci’nin hayalini kurduğu ekonomi modelinde son 32 yıl içerisinde bazı olumlu adımlar atılmış olsa da, özellikle şeffaflık, vergi adaleti ve yolsuzlukla mücadele gibi temel konular hâlâ büyük ölçüde çözüme ulaşmış görünmemektedir. Kahveci’nin önerdiği reformlar uygulanabilseydi, Türkiye’nin ekonomik yönetiminde daha sağlam bir yapı oluşturulabilirdi. Böylece vefatının hemen ardından maruz kalınan 1994, 1999 ve 2001 kriz dalgaları yaşanmamış olabilirdi. 2002 yılı sonrası bir süre istikrara yardımcı olan yapısal değişimin düzenli biçimde devam etmesi sağlanabilir, üzerinden 15 yıl bile geçmemesine rağmen geriye dönüş sinyalleri verilmeye başlanmamış olabilirdi.
Not: Görselde dikkati çeken bir başka efsane olan Recep Yazıcıoğlu’nu ise bir başka yazıda rahmetle yad etmek umuduyla…
“Kahveci’nin Son(a Ermeyen) Dosyası” üzerine bir yorum