Kriz kâhini olarak tanınan iktisatçı Nouriel Roubini, Project Syndicate’de The Good, the Bad, and the Uncertainty of the Trump Economy (İyi, kötü ve Trump Ekonomisinde Belirsizlikler) başlıklı bir makale yayınladı. 2004 yılının son gününde yayınlanmış makalede yazar, Donald Trump yönetiminin ABD ekonomisi üzerindeki etkilerini değerlendirmiştir. Roubini, Trump’ın politikalarının hem olumlu hem de olumsuz yönlerini ele alarak, bu politikaların ekonomide nasıl bir denge yaratabileceği konusundaki belirsizliklere atıf yapmaktadır. Clint Eastwood’un başrolünde oynadığı efsane film olan “İyi, Kötü, Çirkin” yapımının adından mülhem gibi görünen makale ulumlu, olumsuz ve belirsizlikler adı altında üç ana eksende hazırlanmıştır.
Olumlu Yönler (The Good)
Trump’ın bazı politikaları kısa vadede ekonomik büyümeyi teşvik edebilecektir. Bunlar içinde en önemlisi iş dünyasını destekleyen yaklaşımlarıdır. Bu yaklaşımın yatırımları ve yenilikçi uygulamaları teşvik ederek ekonomik büyümeye katkı sağlayacağı öne sürülebilir. Kurumlar bağlamında ve bireysel bazda vergi kesintilerinin uzatılmasının da ekonomik faaliyeti artırabileceği düşünülmektedir. Benzer şekilde Trump ekonomisinin pratik enstrümanlarından birisi olarak bürokratik engellerin azaltılmasının iş dünyasını teşvik edebileceği öngörülebilir. Türkiye’de “bürokratik takozism” adı altında tiye alınarak neredeyse artık kanıksanmış ve pratikliği ortadan kaldıran bu durumun tam tersi olacak şekilde bürokrasinin azaltılması ABD ekonomisinde rekabeti artırarak uzun vadede fiyatların düşmesine yardımcı olabilir. Küresel finans krizinden çıkarılan derslerden birisi olarak artan regülasyonları azaltmayı öngören bu duruma Trump’ın pratik iş yaşamına dair çıkarımlarından birisi olarak sıkça rastlanmaktadır.
Trump döneminde olası olumlu yanlardan birisi de enerji üretimi açısından dikkat çekmektedir. Petrol ve gaz üretiminin artırılmasının enerji fiyatlarını düşürebileceğine ve ABD’nin enerji bağımsızlığının artabileceğine dair bir çıkarım yapmaya dayalı olan bu argüman küresel enerji piyasasını ve buna dayalı olarak üretimdeki teknolojik tercihlerin yönünü belirleyecektir. Teknoloji demişken bu sektöre verilecek destekler de büyük önem taşımaktadır. Son dönemdeki pek çok teknolojik yeniliğin öncülerinde sayılan Elon Musk başta olmak üzere bir çok teknolojik firmanın Trump dönemine büyük bir heyecanla girmeye hazırlanması bu alana dair seçim döneminde yapılan vaatlerin yaşama geçeceğine dair olarak yorumlanmaktadır. Bu bağlamda özellikle yapay zeka, robotik ve biyomedikal araştırmalar gibi ileri teknoloji alanlarında ABD’nin rekabet gücünü artıracak politikaların izlenmesi bekleniyor.
Olumsuz Yönler (The Bad)
Diğer yandan Trump’ın bazı politikalarının enflasyonu artırma ve büyümeyi yavaşlatma riski taşıdığı da başta Roubini olmak üzere birçok iktisatçı tarafından ifade edilmektedir. Bunlar içerisinde en tehlikeli alanı oluşturan ve büyümenin genel performansını azaltacağı ileri sürülen, özellikle neo-liberal çevreler tarafından fazlaca eleştirilen korumacı dış ticaret politikaları olarak bilinen çerçevedir. Özellikle, birinci Trump döneminde de “dünya ekonomisinde neler oluyor” dedirtmiş olan ve ikinci dönemde bu politikaların devam edeceği açıkça deklare edilen Çin ile yaşanabilecek bir ticaret savaşı en büyük risk unsurlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Yüksek gümrük tarifeleri ve küresel tedarik zincirlerinin parçalanmasının enflasyonu yeniden tırmandırabileceği ve büyümeyi yavaşlatabileceği varsayımına dayalı bu risk unsuru bir hayli sorun yaratacak görünmektedir. Bu korumacılık eğilimlerine göçmen karşıtlığının eklenmesinin işgücü piyasasında yaratabileceği maliyet artışının da risk unsurlarından birisi olarak ABD ekonomisini tehdit etmesinden söz edilebilir.
Diğer yandan ABD bütçe açıkları ve borçlanma riski ile karşı karşıya kalmaya devam edecek görünmektedir. Sürekli hale gelebilecek veri kesintileri ve buna benzer mali vaatlerin kamu borcu üzerindeki yükü artırması pekâlâ mümkün olabilecektir. Bu durumun uzun dönemde faiz oranlarını artırarak yatırımları caydırıcı bir etki oluşturacağı düşünülebilir. ABD’nin rekabet gücünü artırmak için doları zayıflatma girişimlerine başlaması finansal piyasalarsa istikrarsızlık riski doğurabilir. Benzer şekilde Türkiye ekonomisinde son beş yılda başımıza olmadık işler açan para otoritesine keyfi müdahalelere benzer bir durum ABD para otoriteleri açısından da söz konusu olabilir. Trump yönetiminin ABD Merkez Bankası Fed’in bağımsızlığını tehdit edebilecek girişimlerinin orada da enflasyonu artırabileceği ve piyasaların istikrarını azaltabileceği konusunda ciddi endişeler bulunmaktadır.
Belirsizlikler ve Dengeler (The Uncertainty)
Bütün olası negatif unsurlara rağmen Roubini ve birçok iktisatçı, Trumpomcs adı da verilen radikal politikaların olası etkilerini sınırlayabilecek bazı “güvenlik supaplarının” olduğunu düşünüyor. Bu supaplardan birisi olarak finansal piyasaların, aşırı enflasyon ve bütçe açığına yol açabilecek politikaları cezalandırabileceği düşünülebilir. Bu bağlamda tahvil faizleri ve borsalarda görülen önemli düşüşler, Trump’ı politikalarını gözden geçirmeye zorlayabilir. Fed’in bağımsızlığı da bir supap görevi ifa edebilir. Buna göre, enflasyon tekrar yükselmeye başlarsa Fed’in faiz indirimine son vereceği veya faizleri yeniden artırabileceği düşünülebilir. Bu dengeleme stratejisinin Trumpomics’in tercihlerini yeniden gözden geçirmesine neden olabileceğinden söz edilebilir. Bunlara ek olarak Amerikan Kongresi ince bir denge üzerinde kurulu olduğundan Cumhuriyetçiler Meclis’te az farkla çoğunluğu elllerinde tuttukları için Trump’ın bazı tartışmalı politikalarını yasalaştırmasını zorlaştırabilir.
Sonuç: Dengeli Bir Görünüm
Roubini ve dünya ekonomisinin geleceği için daha dengeli bir yol arayışı içerisinde olan bir çok iktisatçıya göre, Trump yönetiminin ekonomik politikaları arasında “iyi” ve “kötü” unsurların dengesinin ne ölçüde kurulacağı belirleyici olacak. Trump’ın daha radikal ve dünya ekonomisine zarar verebilecek politikaları sınırlanabilirse, 2025 yılında ABD ekonomisi büyük bir krizle karşı karşıya kalmayabilir. Buna rağmen büyüme hızı yavaşlayabilir ve enflasyon hedefi olan %2’ye dönüş süreci giderek uzun bir vadeye yayılabilir.
Kısaca Trump’ın ekonomik yönetiminde ABD ekonomisi bakımından iyimser olmak için bazı sebepler olsa da dikkatli olunması gerektiği konusunda genel bir uzlaşı bulunmaktadır. Özellikle ticaret savaşları, göç politikaları ve bütçe açığı gibi sorunların ABD ekonomisini risklerle boğuşmak zorunda bırakacağı düşünülebilir. Buna rağmen finansal piyasaların göstereceği tepki ve Fed’in bağımsızlığını koruma yönündeki kararlılığı gibi faktörler Trump’ın pek çok radikal ekonomi politikalarını frenleyebilir. Yani ABD ekonomisi 2025’e girerken pek çok belirsizliklerle dolu görünüyor. Trumpomics’in ABD ve dünya ekonomileri üzerindeki net etkisi, iyi ve kötü politikaların birbirini ne ölçüde dengeleyebileceğine bağlı olarak ortaya çıkacaktır.
Emeğinize sağlık hocam.
Teşekkürler dostum ama dünyayı bir Trump felaketi bekliyor gibi görünüyor. Kanada’ya, Grönland’a ve Panama Kanalı’na daha başkanlığı başlamadan göz dikmesi konularına da değinilecek olursa modern görünümlü bir kabadayı cowboy figürü ağırlıklı olacak gibi duruyor…