GERARD DELANTY’NİN AVRUPA’NIN İCADI ADLI ESERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

By Yunus Kutval

GERARD DELANTY’NİN AVRUPA’NIN İCADI ADLI ESERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

By: Yunus Kutval

Gerard Delanty’nin Avrupa’nın İcadı adlı eseri, Avrupa’nın anlamını ve onun tarihsel, kültürel sınırlarının nasıl şekillendiğini eleştirel bir gözle incelemektedir. Türkiye’de Adres Yayınları tarafından basılan kitap, Hüseyin İnanç’ın çevirisiyle Türkçeye kazandırılmıştır. Yaklaşık 350 sayfalık bu kitap, Delanty’nin “Avrupa’ya dair çağdaş tartışmalara hem bilgilendirici hem de kışkırtıcı bir katkı sunma amacını” taşımaktadır. Eser, yazarın ifadesiyle “Avrupa üzerine diğer yazılardan farklı olarak eleştirel bir uslupla” kaleme alınmıştır ve bu üslup, kitabın bütün bölümlerinde belirgin bir şekilde hissedilmektedir.

Kitap on bölümden oluşmaktadır. Bu incelemede, kitabın temel temalarını daha anlaşılır kılmak amacıyla beş ana başlık altında değerlendirmiştir. Bubaşlıklar; “Avrupa Neresidir?”, “Avrupalı Kimdir?”, “Avrupa’nın Batılılaştırılması”, “Avrupa’nın Aydınlanması” ve “Avrupa’nın Birleşmesi”.

1. Avrupa Neresidir?

Kitap, Avrupa’nın coğrafi sınırlarını tanımlayarak başlar. Afrika’nın kuzeyinde, Asya’nın batısında ve Atlas Okyanusu’nun doğusunda kalan bir yarımada olarak tanımlanan Avrupa, coğrafi olarak belirgin sınırlarla çevrili olsa da, “Avrupalı” kimliği sadece bu sınırlarla ilişkilendirilemez. Delanty, Avrupa kimliğinin salt coğrafi bir tanımdan öteye geçtiğini, kültürel ve tarihsel birçok faktörle şekillendiğini vurgular. Bu noktada Türkiye’nin bir kısmı coğrafi olarak Avrupa sınırları içinde yer alsa da, Avrupa ülkesi tanımına uymadığını, örnek olarak verilebiliriz. Bu çelişki, Avrupa tanımının coğrafi sınırlar ile belirlenemeyeceğini bizlere göstermektedir. Bu noktada şu soru akla gelmektedir. “Avrupa ülkesinde yaşayan ve kendini Avrupalı olarak tanımlayan kişiler kimdir?”. 

2. Avrupalı Kimdir?

Delanty, Avrupa kimliğinin tarih boyunca “öteki” üzerinden şekillendiğini ifade eder. Avrupa, kendisini “Batı” olarak tanımlarken, diğer toplumları “Doğu” olarak sınıflandırarak kendine bir üstünlük konumu atfettiğini söyler. Bu durum, Avrupa’nın kendisini dünyanın merkezi olarak görmesiyle birleşir ve tarih boyunca İslam dünyasına karşı düşmanca bir duruş sergilenmesine zemin hazırladığını ifade eder. Delanty, Avrupa’nın bu öteki tanımını oluşturmaya çalışırken aslında kendi kökleri ile çeliştiğini ileri sürer. Avrupalı kimliğinin Roma ve Yunan kültürüne atıf yapılarak oluştuğunu, fakat bu kültürlerin tarihsel olarak “Doğulu” olarak görüldüğünü vurgular. Sonuç olarak ise Avrupa kimliğinin tarihsel ve kültürel olarak yapay bir kurgu olduğunu öne sürer.

3. Avrupa’nın Batılılaştırılması

Delanty, Avrupa kimliğinin Batılı bir üstünlük algısı etrafında şekillendiğini savunmaktadır. Bu kimliğin İslam’a karşı bir düşmanlık temelinde geliştiğini ve Batı’nın İslam’ı barbar olarak tanımlarken, kendisini medeni olarak konumlandırdığını belirtmektedir. Haçlı Seferleri, bu ayrımın tarihsel bir örneği olarak ele alınabilir. Avrupa, kendisini İslam dünyasına karşı bir medeniyet olarak tanımlarken, Müslümanları barbar olarak görme eğilimindedir. Bu bakış açısı, İstanbul’un fethinden sonra daha da derinleşmiş ve Avrupa, bu tanımları içselleştirerek kültürel bir ayrıma gitmiştir.

4. Avrupa’nın Aydınlanması

Rönesans ve Aydınlanma ile Avrupa kimliği yeni bir boyut kazandırmıştır. Delanty, bu süreçte Avrupa’nın sekülerleşerek dini temellerden uzaklaştığını, ancak bu sefer de modern ile modern olmayan arasındaki ayrımı öne çıkardığını vurgulamıştır. Kilisenin itibarı azalırken, Avrupalı kimliği daha seküler ve kibirli bir kimlik olarak belirmeye başlamıştır. Delanty’e göre, Avrupa kimliği bu dönemde birleştirici olmaktan ziyade ayrıştırıcı bir unsura dönüşmüştür.

5. Avrupa’nın Birleşmesi ve Ulus-ötesi Vatandaşlık

Kitabın son bölümü, Avrupa’nın birleşme sürecini ve modern Avrupa Birliği’ne doğru geçirdiği dönüşümü ele almaktadır. 1951 yılında kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile başlayan süreç, Avrupa Birliği’ne evrilmiştir. Ancak bu birleşmeye rağmen Avrupa’nın sınırlarının ve Avrupalı tanımının belirsizliği sürmektedir. Delanty, Avrupa Birliği’ni oluşturan yapıların temsiliyet ve demokratik işleyiş açısından yetersiz olduğunu, Avrupalı kimliğinin ise halen belirsiz olduğunu ifade etmektedir. Avrupa’nın geleceği, “vatandaşların Avrupa’sı mı yoksa vatanlar Avrupa’sı mı” sorusu etrafında şekillenen tartışmalarla belirsizliğini korumaktadır.

Sonuç olarak, Delanty’nin Avrupa’nın İcadı adlı eseri, Avrupa kimliği ve coğrafyasına dair eleştirel ve derinlemesine bir analiz sunmaktadır. Kitap, Avrupa’nın tarihsel süreçte kendisini tanımlama çabasının çelişkilerle dolu olduğunu ve halen daha tamamlanmamış bir “Avrupalı” kimliğinin arayışında olduğunu ortaya koymaktadır. 

“GERARD DELANTY’NİN AVRUPA’NIN İCADI ADLI ESERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME” üzerine 2 yorum

Yorum yapın