Dijital Kamusal Mallar ve Tekno-Feodalizmin Gölgesi

By Mete Çapar

Dijital Kamusal Mallar ve Tekno-Feodalizmin Gölgesi

By: Mete Çapar

Dijitalleşme, hayatımızı kökten değiştirirken, ‘dijital kamusal mallar’ adını verdiğimiz yeni bir kavramı da beraberinde getirdi. Yazılımlardan devasa veri kümelerine kadar uzanan bu dijital unsurlar, günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak bu malların sunulma ve kontrol edilme biçimi, geleneksel kamusal mal anlayışımızı sorgulamamıza neden oluyor. Bu yazıda, Yanis Varoufakis’in “Tekno-Feodalizm” olarak tanımladığı yeni bir ekonomik ve sosyal yapının merceğinden dijital kamusal malları inceleyecek, günümüzdeki işlevlerini ve bu bağlamda ortaya çıkan veri kontrolü ve kamusal alan üzerindeki etkileri gibi potansiyel sorunları ele alacağız.

Bu yazı, 26. Uluslararası Kamu Yönetimi Forumu, 24-25-26 Nisan, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon’da sunulan M. Çapar ve S. K. Halıcı’nın “Tekno-Feodalizm Bakış Açısından Dijital Kamusal Mallar” başlıklı bildirisinden derlenmiştir.

Dijital Kamusal Malları Anlamak

Geleneksel olarak kamusal mallar, tüketimde rekabetin olmaması ve kimsenin faydadan mahrum bırakılamaması prensipleriyle tanımlanır. Ancak Kaul ve Mendoza gibi düşünürler, kamusal niteliğin sadece teknik özelliklere değil, aynı zamanda toplumsal ve politik tercihlere de bağlı olduğunu belirtir. Dijital kamusal mallarda ise şeffaflık ve erişilebilirlik gibi ek boyutlar öne çıkar. Biz burada, ortak tüketim ve faydanın bölünmezliği gibi temel kamusal mal özelliklerine odaklanacağız.

Günlük hayatta kullandığımız birçok dijital araç aslında dijital kamusal mal niteliği taşır. Google’da arama yapmak, Wikipedia’dan bilgi almak veya açık kaynaklı yazılımlar kullanmak bunlara örnektir. Bu hizmetlerin çoğu “ücretsiz” gibi görünse de, arka planda farklı bir ekonomik mantık işlemektedir. Ulusal siber güvenlik yazılımları gibi açık kaynak olmayan ancak kamusal fayda sağlayan dijital kamusal mallar da bulunmaktadır.

Dijital kamusal malları, sağladıkları temel toplumsal işlevlere göre sınıflandırabiliriz:

  • Piyasa aksaklıklarını giderme: Bilgi asimetrisini azaltma gibi.
  • Temel altyapı sağlama: Dijital kimlik veya ödeme sistemleri gibi.
  • Sosyal refah ve eşitliği destekleme: Açık eğitim kaynakları gibi.
  • Ekonomik faaliyeti kolaylaştırma: İşletmeler için veri veya hizmet sağlama gibi.

Şimdi bu işlevlerin Tekno-feodalizm çerçevesinde nasıl işlediğine bakalım.

Tekno-Feodalizm: Dijital Ekonominin Yeni Yapısı

Varoufakis’in Tekno-Feodalizm tezi, dijital ekonominin basit bir kapitalizm evrimi değil, temel bir kopuş olduğunu savunur. Artık itici güç kâr değil, ranttır. Yeni güç merkezi “Bulut Sermayesi”dir: yani dev platformların kontrolündeki algoritmalar, yapay zeka ve en önemlisi kullanıcı verileri. Bunlar sadece üretim aracı değil, aynı zamanda kontrol ve değer çıkarma mekanizmalarıdır.

Platformlar, sundukları dijital kamusal mallar aracılığıyla, yani dijital “tımarları” üzerinden “Bulut Rantı” elde ederler. Bu rant, kullanıcı verilerimizden veya platformu kullanan diğer işletmelerin ödemelerinden (örneğin uygulama mağazası komisyonları) oluşur. Biz kullanıcılar ise, farkında olmadan sürekli veri üreten ve bunun karşılığında doğrudan bir bedel almayan “Bulut Serfleri” konumuna düşeriz. “Ücretsiz” hizmet, aslında bu veri emeğimizin karşılığıdır.

Kritik nokta ise “Veri Özelleştirmesi”dir. Hepimizin etkileşimleriyle kolektif olarak oluşan bu devasa veri yığınları (dijital müşterekler ), platformlar tarafından “çitlenerek”, yani özel mülk haline getirilerek kontrol edilir. Peki bu teorik çerçeve, farklı dijital kamusal mallarda nasıl işliyor?

Dijital Kamusal Mallar ve Tekno-Feodal Mekanizmalar

Analizler, dijital kamusal malların işlevlerine göre nasıl tekno-feodal mekanizmalarla iç içe geçtiğini göstermektedir.

  • Piyasa Aksaklıklarının Giderilmesi: Açık Veri girişimleri gibi alanlarda, veriyi işleyen platformlar hangi verinin öne çıkacağını şekillendirerek anlatı kontrolü yapabilir.
  • Temel Hizmetler ve Altyapı: Ödeme sistemleri gibi altyapılarda, büyük teknoloji şirketlerinin aldığı komisyonlar feodal erişim rantı olarak görülebilir. Devlet hizmet portalları veya bulut altyapı sağlayıcıları ise temel dijital altyapıyı birkaç şirketin kontrolüne bırakarak altyapı rantı yaratır ve kişisel veriler üzerinde gözetim potansiyeli taşır.
  • Sosyal Refah ve Eşitlik: Sağlık verileri veya haritalama verileri gibi kişisel veriler toplanarak ticarileştirilir ve davranışlarımızı şekillendirmek için kullanılır. Eğitim platformlarındaki öğrenci verileri de benzer şekilde profil oluşturma ve hedefli reklamcılık için kullanılabilir.
  • Ekonomik Faaliyetin Desteklenmesi: Sosyal medya platformları, dikkatimizi çekerek ve kullanım verilerimizi analiz ederek dikkat rantı elde eder ve algoritmalarıyla algılarımızı şekillendirir.

Tekno-Feodal İlişkilerin Sonuçları

Bu tekno-feodal ilişkilerin kaçınılmaz sonuçları vardır:

  • Sistemik Manipülasyon: Algoritmalarla şekillenen haber akışları ve öneriler, bizi yankı odalarına hapsedebilir. Dinamik fiyatlandırma ve hedefli reklamlar, ekonomik ve sosyal tercihlerimizi etkiler. Kullanıcılar, şirket tarafından belirlenmiş bir arayüzü içeren algoritmalarla etkileşime girer.
  • Kamusal Alanın Erozyonu: Tartışmaların merkezileştiği platformlarda içerik kontrolü yapılabilir, dezenformasyon hızla yayılabilir. Bu durum, farklılıkların tartışılabildiği, ortak aklın üretilebildiği kamusal diyalog alanını daraltır ve demokratik katılımı zayıflatır. Bu sonuçlar, platformların “hataları” değil, veriyi ve erişimi kontrol eden tekno-feodal yapının doğal sonuçlarıdır.

Sonuç

Dijital kamusal mallar hayatımızı kolaylaştıran araçlar olsa da, mevcut sunum biçimleri tekno-feodal olarak adlandırabileceğimiz ciddi riskler taşımaktadır. Temel sorun, değerin Bulut Rantı olarak gasp edilmesi, kolektif verinin özelleştirilmesi ve bunlara dayalı manipülasyon ve kamusal alan erozyonudur. Bu dinamikler, gözetim kapitalizmi ve platform kapitalizmi ile paralellikler taşısa da, Varoufakis bunun kapitalizmin ötesinde, feodal benzeri bir rant sistemine dönüşüm olduğunu vurgular. Bu durum, toplumsal eşitlik, bireysel özerklik ve demokratik değerlerimiz için önemli tehditler oluşturmaktadır.

Dijitalleşme geleceğimizi şekillendirirken, bu önemli sorunlar üzerine düşünmek her zamankinden daha kritiktir.

Yorum yapın