Son dönemde yapay zeka (AI) alanındaki gelişmeler, sadece teknolojik gelişmelerden haber vermiyor, aynı zamanda finansal piyasalar hakkında da bilindik bir hikayeyi anlatıyor. Çin merkezli yapay zeka firması DeepSeek’in ortaya çıkışı ve yarattığı etki, 2008 Finansal Krizi öncesi ve sonrası gerçekleşen olaylar düşünüldüğünde finansal kırılganlıklarla ilgili bazı ipuçları barındırıyor.
Bu yazıda, DeepSeek’in etkilerini ve dev teknoloji şirketlerinin (Big Tech) finansal kırılganlıklarını ele alan kısa bir tartışma yapacağız.
DeepSeek Nedir ve Etkileri Nelerdir?
DeepSeek, Çin’de geliştirilen ve OpenAI, Gemini ve diğer büyük yapay zeka şirketlerinin kapasitesini yakalayabilen bir yapay zeka firması. 200 çalışanı ve 10 milyon dolardan az bir bütçeyle, OpenAI’nin milyarlarca dolarlık yatırımla ulaştığı performansı yakaladığı iddia ediliyor. Bu durum, yapay zeka alanında Amerika’nın liderliği algısını sarstı ve piyasaları derinden etkiledi.
DeepSeek’in ortaya çıkışı, yapay zeka teknolojilerinin maliyetlerinin düşeceğine ve bu alandaki rekabetin artacağına işaret ediyor. Ancak daha da önemlisi, bu gelişme, dev teknoloji şirketlerinin değerlemelerine dair spekülasyonun ne düzeyde olduğunu da gösteriyor. DeepSeek’in çıkışının ardından Nvidia’nın piyasa değerinde yaklaşık 600 milyar dolarlık değer kaybı, S&P ve Nasdaq borsalarındaki kayda değer düşüşler, Avrupa ve Asya borsalarına kadar sıçrayan düşüşler, bu durumun finansal piyasalar üzerindeki etkisini açıkça ortaya koyuyor.
DeepSeek’in yapay zeka alanında yarattığı şok, aslında dev teknoloji şirketlerinin değerlemelerinin ne kadar spekülatif olabileceğini gösteriyor. Bu şirketler, yıllardır düşük faiz oranları sayesinde kolayca borçlanarak büyüdüler. Bankaların yarattığı likidite bolluğu, bu şirketlerin hisse senetlerinin aşırı değerlenmesine neden oldu. Şişirilmiş değerlemeleri meşrulaştırmak için ise fütüristik anlatılar kullanıldı.
Ancak DeepSeek’in ortaya çıkışı, bu anlatının gerçekçi olmadığını gösterdi. Bu durum, beklentiler ve dolaşıma girmeyen likiditeyle şişmiş finansal piyasaların tıpkı 2008 öncesinde olduğu gibi hala ne kadar kırılgan olabileceğini gösteriyor.
Faizler ve Finansal Kırılganlıklar
Yanis Varoufakis, 2008 Finansal Krizi’nden sonra uygulanan düşük faiz politikalarının, teknoloji şirketlerinin aşırı büyümesine nasıl yol açtığını detaylı bir şekilde açıklıyor. Negatif reel faizler, yatırımcıları riskli varlıklara yönlendirdi ve bankalar dev şirketlere neredeyse bedava kredi sağladı. Bu krediler çoğunlukla fiziki yatırımlara dönüşmeyerek yine kredi kullanan şirketlerin kendi hisselerinin satın alımı için kullanıldı. Bu durum dev şirketlerinin borsa değerlerinin şişmesine ve finansal piyasaların sağlıksız bir şekilde büyümesine neden oldu.
Varoufakis’in 2008 krizi analizi, bugünkü durumu anlamak için önemli bir çerçeve sunuyor. Covid-19 sonrası yaratılan likidite bolluğu finansal spekülasyonu besledi ve teknoloji şirketlerinin değerlemelerini gerçekçi olmayan seviyelere çıkardı. DeepSeek’in ortaya çıkışı, bu şişirilmiş değerlemelerin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdi.
Finansal Kapitalizmin Mucize Anlatısı ve Toparlanma Çabaları
ABD Başkanı Donald Trump’ın teknoloji şirketlerine “ayağa kalkma” çağrısı, borsalarda ufak toparlanmalara neden oldu. Ancak bu toparlanma, finansın mucize anlatısını korumaya yönelik bir çabadan ibaret. Teknoloji şirketleri, yapay zeka ve bulut bilişim gibi alanlarda devasa yatırımlar yapmayı planlıyor. Bu da şirketlerin düşük maliyetli yüksek miktarda fona ihtiyaç duyması anlamına geliyor.
Bu çabalar, kapitalist sistemin geldiği noktada sistemin yapısal sorunlarını çözmüyor. Tarihte krizle sonuçlanan patikalar, bugün tekrar arşınlanıyor. Dev şirketler, sömürünün yeni yollarını keşfetmeye devam ediyor ve uzak geleceğe ipoteklenmiş borsa değerlerini korumak için finansal mucizeler anlatısı kullanılıyor.
Sonuç olarak DeepSeek’in ortaya çıkışı, dev teknoloji şirketlerinin değerlemelerinin ne kadar şişirilmiş olduğunu gösterdi. Bu durum, 2008 Finansal Krizi’nde gördüğümüz kapitalizmin yapısal kırılganlıklarını bir kez daha hatırlatıyor.