Gündemden Uzaklaşmak ve Bilim (Kurgu) Okuması Yapmak İsteyenler İçin Bir Yazı: Simülasyon Teorisi

By Yunus Kutval

Gündemden Uzaklaşmak ve Bilim (Kurgu) Okuması Yapmak İsteyenler İçin Bir Yazı: Simülasyon Teorisi

By: Yunus Kutval

1999 yılında gösterime giren Matrix filmi, izlemeyenlerin sayısının oldukça az olduğu, sinema tarihinin en önemli yapıtlarından biridir. Dönemine göre son derece ileri düzeyde görsel efektlere sahip olan bu film, yalnızca aksiyon sahneleriyle değil, aynı zamanda her karesinde barındırdığı derin felsefi ve mitolojik metaforlarla da dikkat çekmektedir. Görsel şöleni ve sürükleyici hikayesiyle geniş bir izleyici kitlesini memnun eden bu film, aslında çok daha derin bir mesaj taşımaktadır. Ancak bu mesajı görebilmek ve üzerine düşünmek, genellikle daha seçkin bir bakış açısına sahip bireylerin fark edebildiği bir durumdur.

Bilimkurgu türündeki hikayelerin genel özelliği, cesur ve iddialı varsayımlar sunmalarıdır. Ancak Matrix, bu türdeki diğer yapımlardan önemli bir noktada ayrılır: Filmde ele alınan simülasyon teorisi, bilimsel ve felsefi olarak tamamen çürütülememiş bir hipotezdir. Dahası, günümüzde kullanılan ileri teknoloji araçlarının ve bilimsel araştırmaların, bu teoriyi destekler nitelikte sonuçlar ortaya koyması, konuyu daha da dikkat çekici hale getirmesidir.

Bu bağlamda, Matrix’in temelini oluşturan simülasyon teorisinin felsefi ve bilimsel dayanaklarını anlamak oldukça önemlidir. Gelin bu teoriyi, onunla ilişkili sayılabilecek bilimsel ve felsefi çalışmalar ile daha yakından inceleyelim.

Felsefi Tartışmalar

Simülasyon teorisi, gerçekliğin sadece bir algı olduğunu ve bu nedenle bir bilgisayar tarafından oluşturulmuş bir simülasyonun da gerçek olarak algılanabileceğini öne sürer. Bu teori, özellikle ileri düzey bir medeniyetin, günümüzün çok ötesinde bir hesaplama kapasitesine sahip olabileceğini, bu sayede içinde yaşayanlar için gerçeklikten ayırt edilemeyecek bir simülasyon yaratabileceğini iddia eder (Durán, 2019). Bu varsayım, bizim varoluşumuzu, bilincimizi ve özgür irademizi sorgulamamıza neden olur. Bu durumda felsefi tartışmaları tetikler.

Simülasyon teorisi, insan algısının sınırlarını keşfeden Platon’un mağara alegorisine kadar uzanır. Modern felsefede ise, Nick Bostrom’un simülasyon argümanı, üç olasılıktan en az birinin doğru olması gerektiğine kadar devam eder. Bu argümana göre (Westerhoff, 2015):

  1. İnsanlar, gerçekçi simülasyonlar yaratabilecek bir aşamaya ulaşmadan önce büyük ihtimalle yok olacaklardır.
  2. Eğer bu aşamaya ulaşırlarsa, büyük olasılıkla simülasyonları çalıştırmayı tercih etmeyeceklerdir.
  3. Eğer yukarıdaki iki önerme yanlışsa, o zaman büyük ihtimalle bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyoruz demektir.

Nick Bostrom’un argümanı, bir simülasyonda olup olmadığımızı kesin olarak kanıtlama iddiasında bulunmaz. Ancak, teknolojik ilerleme ve gelişmiş medeniyetlerin davranışları hakkında bazı varsayımlar yaparak yüksek olasılıklı bir hipotez sunar.

Eğer gerçekliğimiz gerçekten simüle edilmişse, bildiğimiz fizik yasaları, evrenin temel gerçekleri yerine sadece hesaplama verimliliği için optimize edilmiş algoritmalar olabilir (Rajalingham ve diğerleri, 2021). Uzay-zamanın yapısı, simülasyonun bir ürünü olabilir ve bu durum bilincin doğası hakkında da sorular ortaya çıkarır. Eğer bilinç, bir simülasyonda yapay olarak yaratılabiliyorsa, bu durum bilinci yalnızca insanlara özgü bir kavram olarak görme anlayışımızı sorgulatır (Koethen, 2007).

Yapay zekanın gelişimi, simülasyon argümanını daha da karmaşık hale getirir. Çünkü yapay zeka, gerçeklikten ayırt edilemeyen simülasyonlar yaratabilir (Wang & Liu, 2023). Yapay zekanın bilinç algıları, bu sistemlerin ahlaki statüsü ve hakları konusundaki tartışmaları tetikleyebilir (Caviola, 2025).

Diğer yandan, insanın doğasını, teknolojiyi ve gelecekteki potansiyel evrimini ele alarak teknoloji ve insan varoluşunun entegrasyonunu incelemek önemlidir (Dobrodum & Kyvliuk, 2021). Gelecekteki medeniyetler, bilinci dijital alanlara yükleme veya karmaşık simülasyonlar yaratma yeteneğine ulaşırsa, yaşam, ölüm ve gerçeklik arasındaki sınırlar giderek bulanıklaşabilir. Simülasyonların günlük deneyimlerle harmanlandığı karmaşık gerçeklikler zaten ortaya çıkmakta ve gerçeklik anlayışımızı daha da karmaşık hale getirmektedir (Hayles & Gessler, 2004).

Bilimsel Tartışmalar

Simülasyon teorisinin bilimsel ayağıda oldukça dikkat çekici bir konudur. Kuantum kozmolojisi üzerine kurulu bu teoriler sadece insan aklının sınırlarını zorlamakla kalmaz aynı zamanda gerçekliğin ne olduğu hakkında önemli veriler sunar. Kısaca bu teorileri şu şekilde sıralayabiliriz.

Kuantum Mekaniği ve Piksel Evren: Kuantum mekaniğinin temelinde yer alan enerji seviyelerinin ayrık (diskret) olması, evrenin bir tür piksel tabanlı bir simülasyon olabileceği fikrini doğurur. Kuantum parçacıklarının belirli durumlarda davranışlarının ancak gözlemlendiğinde kesinleşmesi (örneğin, çift yarık deneyi), evrenin bir simülasyonun parçası olabileceği yönünde yorumlanmıştır (Haug, 2024).

Planck Ölçeği ve Hesaplama Gücü: Evrenin en küçük ölçekteki yapı taşlarının Planck uzunluğu ile sınırlı olması, fiziksel gerçekliğin bir “hesaplama sınırı” ile çalıştığını düşündürmektedir. Eğer evren bir simülasyonsa, bu sınır, simülatörün işlem kapasitesi ile açıklanabilir (Macleod, 2018).

Kozmik Sabitler ve İnce Ayar: Evrenin fiziksel yasalarının, yaşamın var olmasına izin verecek şekilde ince ayarlı olması, bazı bilim insanları tarafından bir simülasyonun tasarımı olarak görülmüştür. Bu görüşe göre, simülatörler, bilinçli varlıkların oluşabilmesi için evreni optimize etmiş olabilir. (Lewis, & Barnes, 2016). 

Kozmik Mikrodalga Arka Plan Radyasyonu: Bazı bilim insanları, evrenin başlangıcına dair izler taşıyan kozmik mikrodalga arka plan radyasyonunda (Jones & Lasenby, 1998), bir simülasyonun “hesaplama hatası” ya da “gürültüsü” olabilecek anomaliler aramaktadır.

Matematiksel Doğa: Evrenin temel yapısının matematikle açıklanabilir olması, bazı bilim insanları tarafından bir simülasyonun göstergesi olarak görülmektedir. Eğer evren bir programsa, matematik bu programın kodlama dili olabilir (Spaulding, 2016).

Son Kerte

Sonuç olarak, simülasyon teorisinin bilim dünyasında doğrudan ele alınan bir konu olduğunu söylemek pek gerçekçi olmayabilir. Ancak, güncel bilimsel gelişmelerin bu teoriyi destekleyebilecek bulgulara işaret etmesi oldukça ilgi çekicidir.

“Şuan bir simülasyonda mıyız?” sorusunun cevabına evet dememiz için yeterli kanıtımız henüz bulunmamaktadır. İşin garip tarafı, simülasyonda olmadığımızı da kanıtlayamıyoruz. 😊

Kaynaklar

Haug, E. G. (2024). The Planck computer is the quantum gravity computer: We live inside a gigantic computer, the Hubble sphere computer? Quantum Reports, 6(3), 482–492. https://doi.org/10.3390/quantum6030032

Macleod, M. J. (2018). Programming Planck units from a virtual electron: A simulation hypothesis. The European Physical Journal Plus, 133(1), 1–13. https://doi.org/10.1140/epjp/i2018-12094-x

Lewis, G. F., & Barnes, L. A. (2016). A fortunate universe: Life in a finely tuned cosmos. Cambridge University Press.

Jones, A. W., & Lasenby, A. N. (1998). The cosmic microwave background. Living Reviews in Relativity, 1(1), 1–54. https://doi.org/10.12942/lrr-1998-11

Spaulding, S. (2016). Simulation theory. In The Routledge handbook of philosophy of imagination (pp. 262–273). Routledge.

Durán, J. M. (2019). Computer simulations in science and engineering – Concepts – Practices – Perspectives. arXiv (Cornell University). https://doi.org/10.48550/arxiv.1904.01053

Westerhoff, J. (2015). What it means to live in a virtual world generated by our brain. Erkenntnis, 81(3), 507. https://doi.org/10.1007/s10670-015-9752-z

Rajalingham, R., Piccato, A., & Jazayeri, M. (2021). The role of mental simulation in primate physical inference abilities. bioRxiv (Cold Spring Harbor Laboratory). https://doi.org/10.1101/2021.01.14.426741

Koethen, E. (2007). Virtualität als Welt der scheinbaren Realität und die individuelle Erfahrung: Eine kunstwissenschaftliche Sicht. Bildung und Erziehung, 60(4), 413. https://doi.org/10.7788/bue.2007.60.4.413

Caviola, L. (2025). The societal response to potentially sentient AI. arXiv (Cornell University). https://doi.org/10.48550/arxiv.2502.00388

Dobrodum, O., & Kyvliuk, O. (2021). Transhumanism and posthumanism: Reflection of the human civilization future. Philosophy and Cosmology, 26, 61–70. https://doi.org/10.29202/phil-cosm/26/6

Hayles, N. K., & Gessler, N. (2004). The slipstream of mixed reality: Unstable ontologies and semiotic markers in The Thirteenth Floor, Dark City, and Mulholland Drive. PMLA/Publications of the Modern Language Association of America, 119(3), 482–499. https://doi.org/10.1632/003081204×20541

Yorum yapın