Ayrılık ve Vatan

By Zekai ÖZDEMİR

Ayrılık ve Vatan

By: Zekai ÖZDEMİR

İnsan, doğduğu ve büyüdüğü toprakları yalnızca coğrafi bir alan olarak değil, ruhunu besleyen bir kaynak, hafızasını yoğuran bir masal gibi görür. Ülke bazen eski bir taş sokağın serin gölgesinde yankılanan ayak seslerinde, bazen bir türküde hüzünle titreyen ezgilerde, bazen de bir çocuğun sıcacık gülüşünde saklıdır. Ayrılık, insanın yüreğine kazınmış bir hasret mührüdür ve bu mühür, ülkeyi an be an yeniden var eder.

Gurbetin soğuk rüzgârlarında üşüyen biri için ülke, bazen tütmekte olan bir ocak, bazen de uzaklardan gelen bir dost sesidir. İnsan, nereye giderse gitsin, ülkesini de beraberinde taşır; çünkü ülke, yalnızca sınırları çizilmiş bir kara parçası değil, aynı zamanda ruhun derinliklerine kazınmış bir aidiyettir. Yüreğin en tenha köşesinde filizlenen bir özlem, kulakta yankılanan tanıdık bir nağme ve hatıraların göğsünde saklı kalan bir serap gibidir.

Ayrılık, insanı ülkesine daha sıkı bağlar. Uzaklaştıkça değerini daha iyi anladığımız şeyler gibi, ülke de mesafeler arttıkça yürekte büyür, bir çınar gibi kök salar. Kimi zaman bir mektubun titrek satırlarında yankılanır, kimi zaman da eski bir radyodan yükselen ezgide gözleri nemlendirir. Hasret, insanın yüreğinde dalga dalga kabaran bir denizdir ve bu deniz, ülkeye varmanın umuduyla taşar. Çünkü ülke, yalnızca bir toprak parçası değil, gönülde yeşeren ve asla solmayan bir bahçedir.

Yorum yapın